Covid-19 salgının bıraktığı psikolojik etkilerden birinin damgalanma davranışı (stigmatizasyon) olduğunu belirten Psikiyatrist Dr. Onur Okan Demirci, insanın mantıklı düşünmesini bozan en önemli iki duygunun korku ve kaygı olduğunu söyledi. Dr.Demirci, “Bugün birçok insan Covid-19 teşhisi koyulmasına rağmen bunu gizleme eğilimine giriyor. Çünkü bu durumun bilinmesi halinde dışlanacaklarından, insanların onlardan uzak duracağından, yargılanacağından, eleştirileceğinden korkuyorlar” dedi.

“KORKUYORUZ, DIŞLIYORUZ, YARGILIYORUZ, BAZEN ÖFKELENİYORUZ”

Salgın sürecinde damgalamanın Covid-19 teşhisi konulmuş insanlara karşı yaşandığını dile getiren İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Psikiyatrist Dr. Onur Okan Demirci, “Bu teşhisi alan insanların bizlere sürekli bir tehdit oluşturduğu algısına kapılıyoruz. Bu algımız nedeni ile korkuyoruz, dışlıyoruz, yargılıyoruz, bazen öfkeleniyoruz, hatta şiddete gidecek boyutlarda davranışlarda bulunabiliyoruz. İnsanın mantıklı düşünmesini bozan en önemli iki duygu korku ve kaygıdır. Eğer bu duyguları iyi yönetemez, kendimizi damgalama davranışının akışına kaptıracak olursak toplum olarak insani duygularımızı, vicdanımızı, ahlakımızı kaybetmeye başlarız” diye konuştu.

 “TOPLUMSAL YAPIYA ZARAR VERİYOR”

Damgalama davranışına yaşanan durumun kimliklerimize, kişiliklerimize, sevdiklerimize, hayatımıza zarar vereceği düşüncesinin neden olduğunu söyleyen Demirci, “Bu düşünce bizlerde kaygı, korku ve öfke duygularına neden olmaktadır. Salgın gibi toplumsal olaylarda ise toplumsal tepkilere neden olarak toplumsal yapımıza zarar vermektedir” dedi.

“DIŞLANACAKLARINDAN KORKUYORLAR”

Damgalanan insanların ve damgalanmayı gözlemleyen insanların için toplumdan kopuş başlayabileceğine dikkat çeken Demirci, “Dışlanma endişesi ile kendilerini kapatabilir, gizleyebilir hatta yaşama, insanlığa dair inançlarını bile yitirebilirler. Bugün birçok insan Covid-19 teşhisi koyulmasına rağmen bunu gizleme eğilimine giriyor. Çünkü bu durumun bilinmesi halinde dışlanacaklarından, insanların onlardan uzak duracağından, yargılanacağından, eleştirileceğinden korkuyorlar” şeklinde konuştu.

 “BULAŞ RİSKİNİ ARTIRACAKLAR”

Damgalanma korkusu yaşayan kişilerin pozitif olan teşhislerini gizleyebileceğini belirten Demirci, “Böylelikle damgalama yapan insanlar fark edilmeyen bir şekilde bulaş riskinin artışına da neden olabilir. Damgalanma kaygısının toplumsal olarak giderek yaygınlaşması ile birlikte insanlar test dahi yaptırmaktan korkacak ve birçok bilinmeyen Covid-19 pozitif vaka, hem kendi sağlığını hem de başkalarının sağlığını hiçe sayarak önlemler almadan yaşamlarına devam edecektir. Bunun yegâne nedeni ise bu kişileri damgalayan insanlar olacaktır” dedi.

“DIŞLANMIŞ VE ÇARESİZ HİSSEDEBİLİRLER”

Damgalanma psikolojisinin sadece gizlenmeye sebep olmayacağına vurgu yapan Demirci, “Bir şekilde kişide topluma karşı öfkeye de neden olacaktır. Bu öfke nedeni ile bazı insanlar bunu kendilerine yapan, duygularını ve kimliğini hiçe sayan topluma karşı intikam arzusu ile bilerek ve isteyerek dahi bulaştırma davranışı içine girebilirler. Salgın süreçleriyle mücadelede en önemli aşama olan toplumsal dayanışma ve anlayış Covid-19 pozitif olan kişilere karşı yitirildiğinde, pozitif kişiler kendilerini terkedilmiş, yalnız bırakılmış, dışlanmış ve sanki ölüme  mahkûm edilmişçesine çaresiz hissedebilirler. Tüm bunlara neden olan ise damgalanmış kişi değil onu damgalayan toplumdur” şeklinde konuştu.

“TOPLUMSAL BİRLİK OLUŞTURMALIYIZ”

Damgalanma davranışının oldukça tehlikeli bir durum halini alabileceğine dikkat çeken Demirci, “Damgalama sadece salgın süreçlerinde değil toplumun algısına ters düşen tüm durumlar için yaşanabilir. Eğer salgınla etkili bir şekilde mücadele etmek istiyorsak damgalama davranışlarımızı mutlaka terk etmeli, Covid-19 pozitif teşhise sahip kişilere karşı anlayışlı, empatik olmalı ve toplumsal bir birlik oluşturmalıyız” dedi.

Share:

administrator

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir