Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Bilgehan Bilge, afetzedeleri ani fren yapan bir aracın içindeki yolculara benzeterek, “Afetzedeler taklalar atan bir aracın içindeki yolcular gibi “akselerasyon” yaşadı. Depremin şiddeti doğrultusunda herkes akselerasyon travmasına maruz kaldı. Afetzedelerin büyük bir kısmı ilerleyen yıllarda omurga hastalıklarından kaynaklanan yakınmalar yaşayacaklar ve tedaviye ihtiyaç duyacaklar” ifadelerini kullandı.

Kahramanmaraş’ta 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde meydana gelen iki deprem 11 ilde büyük yıkıma yol açtı. 45 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği depremlerde binlerce insan ise yaralı olarak kurtuldu. Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Bilgehan Bilge, “Afet sırasında bölgede bulunan insanlarımızın bir kısmı burnu bile kanamadan felaketi atlattı. Bir kısmı ufak tefek yaralanma yaşadı ve elbette bir kısmı ciddi fiziksel travmaya maruz kaldı” diye konuştu.

Fiziksel zorlanma, kaza, akselerasyon zedelenmesi, vücudun ve omurganın ani hız değişikliği, ani durmalar, hızlanmalar ve silkelenmelerin, bel fıtığı, boyun fıtığı, omurga kaymaları ve omurga şekil bozukluklarına sebep olacağını belirten Beykent Üniversitesi Hastanesi Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Bilgehan Bilge, “Bu rahatsızlıklar genetik olarak doğrudan atadan toruna, ana-babadan evlada geçmez. Ancak genetik olarak omurga, kemik, eklem, eklem bağları, eklem kıkırdaklarının doğası atadan toruna geçer. Bu yapıların hassas olması hastalığa yatkınlık yaratır. Örneğin aynı kazayı geçiren yukarıda sayılan dokuları hassas ve bu dokuları mukavim olan insanlarda elbette ilk gurupta bel ve boyun fıtığı, omurga kaymaları gibi hastalıkların gelişme riski daha fazladır” dedi.

Fiziksel zorlanmaların, akut (ani) zorlanmalar ve kronik (uzun süreli) zorlanmalar olarak ikiye ayrılabileceğini ifade eden Op. Dr. Bilge, “Akut (ani) zorlanmalar, yani kazalar, ters hareketler, ağır yüklenmeler… Kronik (uzun süreli) zorlanmalara örnek ise masa başı, ofis çalışma disiplini. Mesela; saat tamirciliği, berberlik, cerrahlık gibi meslek gereği boyun omurgasının sürekli zorlandığı mesleklerde boyun fıtığı, boyun kemiği düzleşmesi (servikal lordoz kaybı), boyun kemiği kayması (servikal spondilolistezis) ve laçkalaşması (servikal spinal instabilite) sık görülür. Ha keza öne eğilmeli, doğrulmalı hareket gerektiren mesleklerde de bel ve sırt omurgasında benzer hastalıklara yakalanma riski yüksektir” şeklinde konuştu.

Bilge, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Biz hekimler de hastalığın sebebini merak eder ve hastamıza sorarız. Daha önce bir kaza geçirdiniz mi? Cevap genellikle hayırdır. Nadiren hasta “Evet bir yıl önce bir trafik kazası geçirdim ama burnum bile kanamadı” der. Sıklıkla hastaların ciddi bir kısmı geçirdiği kazayı (trafik kazası, düşme, yuvarlanma, spor yaralanması, darp vs.) daha sonra hatırlar.  “Evet ama o on yıl önceydi, yirmi yıl önceydi ve o kazada hiçbir şey olmamıştı, sadece kaburgam kırılmıştı” gibi açıklamalarda bulunurlar. Akut veya kronik bir yaralanma, zorlanma geçirilmiş ve yıllar sonra ortaya çıkmış bir rahatsızlık.”

“HASAR UZUN SÜRE ÖNCE GEÇİRİLEN BASİT BİR KAZA İLE BAŞLAMIŞTIR”

Omurganın çok katlı bir bina gibi düşünülmesi gerektiğini söyleyen Op. Dr. Bilge, “Bazı binalar daha dayanıksız malzeme ile inşa edilir (genetik yatkınlık) bazı binalar ise ne kadar dayanıklı malzeme kullanılsa bile yaşanan travmanın şiddetine paralel zedelenebilir. Yaşadığınız ilk travma binayı yıkmasa bile, klon ve kirişlerde, taşıyıcı duvarlarda çatlaklar oluşturur. Geçen zaman içerisinde bu çatlaklar büyür, taşıyıcı kolonlar, kirişler yıpranır, demir konstrüksiyon paslanmaya başlar. Binanın yani omurganın dayanıklılığı azalır ve normal şartlarda binayı yıkmayacak bir darbe, bir deprem aniden ağır hasar ortaya çıkarır. Durum budur. Yüzünü yıkamak için öne eğildiğinde bel fıtığı patlayan hastada hasar yıllar önce başlamıştır. Hapşırma ile kilitlenen bir boyunda hasar uzun süre önce geçirilen basit bir kaza ile başlamıştır.  İşte bu afet sırasında bölgede bulunan insanlarımızın bir kısmı burnu bile kanamadan felaketi atlattı. Bir kısmı ufak tefek yaralanma yaşadı ve elbette bir kısmı ciddi fiziksel travmaya maruz kaldı. Ancak tamamı depremin şiddeti doğrultusunda “akselerasyon travmasına” maruz kaldı” dedi.

Afetzedeleri ani fren yapan bir aracın içindeki yolculara benzeten Op. Dr. Bilge, “Afetzedeler taklalar atan bir aracın içindeki yolcular gibi “akselerasyon” yaşadı. Afetzedelerin büyük bir kısmı ilerleyen yıllarda omurga hastalıklarından kaynaklanan yakınmalar yaşayacaklar ve tedaviye ihtiyaç duyacaklar. Maalesef gelecekte beli, boynu ağrıyan hastalarımızın araştırılmasında yeni bir soru daha olacak; “Şubat 2023 felaketinde neredeydiniz?” ifadelerini kullandı.

Share:

administrator

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir