Dolandırıcılar, ani ve beklenmedik bir anda telefonla arayarak, kimi zaman tehditle kimi zaman çok büyük kazanç vaadiyle vatandaşı kandırıyor. Dolandırıcılar karşılarındaki kişileri kurguladıkları yalana dahil ederek yönlendirmeye başlıyorlar ve vatandaşın evini barkını yok paraya sattırıp, hatta kredi çektirip tüm mallarına sahip olabiliyorlar. Dolandırıcıların kurbanı olan kişilerin psikolojk durumları ve telefon dolandırıcıların nasıl kandırdığıyla ilgili İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Psikiyatrist Dr. Emre Tan, açıklamalarda bulundu.

NASIL DOLANDIRIYORLAR?

Psikiyatrist Dr. Emre Tan, “Beynimizin düşünme, analiz etme, muhakeme etme bölgesi olan ön beyin- frontal korteks bölgesi devre dışı kalıyor” dedi ve ekledi:  Duygu merkezi olan iç beyin-limbik sistem daha baskın hale geliyor. Olayın yarattığı duygu hali olayın kendisinin de ötesine geçerek kaygı-endişe sarmalına dönüşüyor. İşte bu noktada bu kısır döngüden çıkmanın yollarını arayan zihin ötekine ve onun yönlendirmelerine açık hale geliyor. Kişiye bir nevi panik atak benzeri tablo oluşturularak ”senin ilacın bende” hali yaratılıyor. Bu noktadan sonra kişi edilgen konumda verilen direktifleri yerine getirmeye başlıyor”

Dolandırılmayı sosyal açıdan da değerlendiren Dr. Emre Tan şöyle konuştu:

“Bu noktada kitle – sürü psikolojisi karşımıza çıkıyor. Çoğunluk guruba dâhil olmak, aidiyet hissetme çabası, dışlanmamak ve bir şeye inanma ihtiyacı gibi süreçler bu noktada rol alıyor. Topluca yapılan ayinlerde, holiganizmde, aşırı idealizasyonlarda (bir şeyi haddinden fazla yüceltmek) ve regresyon (zihinsel küçülme-gerileme) hallerinde oluşan tablo da buna benzer. Ve hatta âşık olma hali de bir ölçüde bu etkilenmeyi içerir. Bireysel farkındalık, özerklik, öz seçim, muhakeme, ayırt etme ve kişisel sınırlar ortadan kalkıyor. O kişi veya gurupların güdümüne ve yönlendirmesine giriliyor. Bu noktada ölmeleri söylenirse ölmeleri, para getirmeleri söylenirse para getirmeleri içten bile değildir.”

Korku duygusu ile menfaat duygusunun benzer yöntemle şekillendiğini ifade eden Dr. Emre Tan, “Tek fark birinde paranızı verirken kaygıyla korkuyla hareket ediyorsunuz, diğerinde güle oynaya. Kişinin kendinden emin tavrı, güçlü erk sembolleri kullanışı (erkek, üniforma, devlet unvanı – polis, savcı, vatan, millet meselesi-terör vs.) karşı tarafın etkilenebilirliğini artırıyor” dedi.

Dr. Emre Tan şunları söyledi:

“Dolandırıcıların kullandığı bu yöntemlere ek olarak; ani, çabuk davranılmasını istemeleri, çeşitli dikkat dağıtıcı unsurlar kullanmaları, kişinin sosyal destek almaması ve konuyu tek başına çözmeye çalışması gibi unsurlarla birleşince dolandırılmak epey kolaylaşıyor.”

Bu tip insanlarla karşılaşıldığında yapılması gerekenlerle ilgili tavsiyelerde bulunan İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Psikiyatrist Dr. Emre Tan, “Ev içi ortamdan başlayan bir süreç aslında bu. Evde otorite temsili kimseye ki genelde babadır bu, önemli görevler düşmektedir. Çocuğun baskı tehdit veya korkutma yoluyla yetiştirilmediği, kendi haklarının olduğu ve özerkliğinin sınırlarının tanındığı ve kabul edildiği hissettirilmelidir. Fiziksel veya duygusal tehditle eğittiğiniz bir çocuk bilin ki ileride bu ve benzeri manipülasyonlara açık hale gelecektir. Öz saygısı, benlik değeri ve karakter oluşumundaki savunma düzenekleri ne kadar olgun olursa, kişinin bu tarz anksiyete, gerilim veya hoşnutsuzluk oluşturan durumlarda daha sağlıklı kararlar vermesi mümkün olacaktır” ifadelerini kullandı.

Share:

administrator

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir