Yaşanan göç sırasındaki olayların çocuklar üzerindeki ruhsal yükü daha da artıracağına dikkat çeken Psikiyatrist Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya, “Çocuklar göç yolundan sağ çıksalar da yaşadıklarını ömür boyu unutmayacaklardır. Anayurdundan ayrılmanın yasına hele ki ebeveyn ve diğer sevdiklerinin kaybı da eklenince yas süreci patolojik olarak seyreder” dedi.
Yunan askerleri, Pazarkule Sınır Kapısı çevresinde bekleyen göçmenlere gaz bombası ile müdahale etti. Yaşanan arbede ve gazdan etkilenen özellikle kadınlarla çocuklar zor anlar yaşadı. Pazarkule Sınır Kapısı önü ve çevresindeki tel örgüler ardında bekleyen, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu göçmenleri, Yunan askerleri zaman zaman gaz bombası atarak dağıtmaya çalıştı. Göçün çocuklar üzerindeki etkileriyle ilgili İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Psikiyatrist Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya, “Çocuklar göç yolundan sağ çıksalar da “geride kalan” olma, “göçmen olma” duygularını ömür boyu taşıyacaklardır. Anayurdundan ayrılmanın yasına hele ki ebeveyn ve diğer sevdiklerinin kaybı da eklenince yas süreci patolojik olarak seyreder. Bu da geride kalan olarak yeni kurulan düzene ve göçe edilen bölgeye uyumu zorlaştırır” dedi.
“EN ÇOK ÇOCUKLAR ETKİLENİYOR”
Çocukların özellikle riskli grup olduğuna değinen Demirkaya, “Aileleri ile birlikte ya da tek başına göç etmek zorunda kalan çocuklar, hem istekleri dışında hareket ettirildikleri için yani göç kararında etkili olmamaları nedeniyle hem de gelişim çağında olup henüz kimlik yapılarını geliştirmedikleri için en çok etkilenen gruptur” diye konuştu.
Psikiyatrist Demirkaya şunları söyledi;
“Pek çok çalışmada göçmen çocuklarda arkadaş ilişkilerinde problemler, hiperaktivite ve davranışsal sorunlar, travma sonrası stres bozukluğu, düşük benlik saygısı, uyum sorunları, düşük yaşam doyumu ve akademik başarısızlık, madde bağımlılığı, suça ve şiddete eğilim, uygunsuz cinsel davranışlar ve iş hayatında zorluklar, zorbalığa uğrama ve aynı şekilde zorbalık yapma daha fazla bildirilmiştir. Göç yaşamış ailedeki çocuk en çok ailesinin ruhsal durumu ve onların uyumundan etkilenir. Ebeveyn kaybı veya ayrılığının yaşanıp yaşanmaması, ebeveynlerin eğitim seviyesi, göçle ilişkili ekonomik ve siyasal etmenler ve çocuğun yaşı çocuk üzerindeki belirleyici etmendir.”
“GÜVENDE HİSSETMEKTE ZORLUK YAŞIYORLAR”
Çocuğun hangi gelişim seviyesinde olduğunun da önemli olduğuna vurgu yapan Demirkaya, “Bebekti anlamaz diye düşünülmemeli. Özellikle güven ilişkisi tamamlanmış birincil sosyalleşme sürecini daha tamamlayamamış ve beyin gelişimin oldukça esnek olduğu hassas dönemdeki okul öncesi çocuklar kolay asimile olsalar da göç sonrası yeni kimlik oluşturmakta ve güvende hissetmekte zorluk yaşıyorlar” şeklinde konuştu.
Psikiyatrist Doç. Dr. Sevcan Karakoç Demirkaya, “Yine yapılan çalışmalarda okul çağı çocukları ve ergenlik dönemindekilerin ise kolay asimile olmadıkları ancak anayurda dönmek istedikleri ve özellikle dil öğrenme ve dili geliştirmede sorun yaşadıkları, bu nedenle gittikleri ülkede hep “öteki” oldukları bildirilmiştir” dedi ve ekledi: “Göçün nedenine bağlı olarak aileyi suçlama, suça ve terör eylemlerine karışma, öç alma duygusu gibi sorunlar da sık görülmektedir. Göç öncesi süreç iyi yönetilememişken (ruhsal hazırlık) göç sırasında yaşanan travmatik olaylar ciddi psikolojik sorunlara neden olmaktadır. En azından göç sonrası uyumun ve ruhsal rehabilitasyonun düzgün yapılması gerekmektedir.”