Ekonomist Prof. Dr. Volkan Öngel, Türkiye ekonomisinin ilk çeyreğini değerlendirdi, yıl sonu öngörülerini paylaştı.

Genel seçim tarihinin netleşmesi ve başkan adaylarının belirlenmesi ile birlikte seçimin Türkiye gündeminin en önemli gündemi olduğunu, 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen depremin yaralarının sarılması ile birlikte düşünüldüğünde söz konusu iki önemli başlığın ekonomiyi de büyük oranda etkilediğini belirten Volkan Öngel, “Türkiye ekonomisinin mevcut ve seçime kadar olan kısa vadeli makroekonomik görünümü incelendiğinde yurt içi ve yurt dışındaki bazı gelişme ve bilgilere ağırlıklı olarak odaklanılacağı söylenebilir” dedi.

Kahramanmaraş depremlerinin ekonomiye etkilerini değerlendiren Beykent Üniversitesi’nden Ekonomist Prof. Dr. Volkan Öngel, “13.03.2023 itibari ile bakıldığında Kahramanmaraş merkezli depremin ekonomik maliyeti biraz daha değerlendirilebilir veriler üzerinden hesaplanmaya başlanmış durumda. Farklı hesaplamalar ve rakamlar söz konusu olsa da depremin oluşturduğu yıkım ve yeniden yapılanma maliyetinin 80-100 milyar dolar civarında olacağı (Gayri safi yurt içi hasılanın yaklaşık yüzde 10’u) görülmekte” diye konuştu.

Enflasyon tahmini

2023 yılının ilk yarısında depremin oluşturduğu ihtiyaç, seçim harcamaları, EYT ödemeleri gibi kalemler de olduğunu anlatan Prof. Dr. Volkan Öngel, “Finans ihtiyacının karşılanabilmesi için emisyonun arttırılması bir seçenek gibi dursa da bu tip bir seçenek enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskıları arttıracak ve hızlı düşüş eğilimini yavaşlatacaktır. TUİK verilerine göre TÜFE’deki (2003=100) değişim 2023 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 3,15, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 10,00, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 55,18 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 71,83 olarak gerçekleşti. Mart ve Nisan aylarında da benzer şekilde gerçekleşecek enflasyon rakamları olması durumunda 2023 yıl sonu enflasyonun iyi ihtimalle yüzde 40’lı seviyelerde olması kaçınılmaz olabilir” şeklinde konuştu.

İhracat ve ithalat değerlendirmesi

Ticaret Bakanlığının açıkladığı geçici verilere göre 2023 yılının Şubat ayında ihracatın 18,6 milyar dolar, ithalatın ise 30,8 milyar dolar seviyesinde kaydedildiğini aktaran Öngel, “Şubat ayında dış ticaret açığı 12,2 milyar dolar seviyesinde gözlenmiştir. Ocak-Şubat dönemi ele alındığında ihracat, yüzde 1,5 oranında artarak 38 milyar 8 milyon dolar, İthalat ise yüzde 15,6 oranında artarak 64 milyar 439 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir” dedi.

Söz konusu rakamların ihracata dayalı büyümeyi etkileyebileceğini, ihracattaki artışa oranla çok yüksek miktardaki ithalat artışının dış ticaret açığını arttırıp zorunlu finansman ihtiyacını ortaya çıkarttığını söyleyen Öngel, “Bahsedilen süreç enflasyon ve yüksek dış ticaret açığı ile birlikte şahin duruşunu devam ettiren FED ve ECB gibi büyük merkez bankalarının kararlarına bağlı olarak döviz kurları üzerinde yukarı yönlü bir baskıyı ortaya çıkarabilir. Böyle bir durumda Merkez Bankasının net rezerv pozisyonu da göz önüne alındığında dövizde ortaya çıkabilecek yükseliş ile mücadele etmek zor olacaktır” dedi.

“Altın güvenli liman olma özelliğini yine koruyacak gibi gözüküyor”

Deprem bölgesinde ortaya çıkan yeniden yapılanma ve depreme karşı koruma önlemleri ile birlikte ortaya çıkacak kamu harcamalarının, inşaat sektörü ve bağlı sektörler başta olmak üzere ekonomik canlanmayı beraberinde getireceğini söyleyen Öngel, “Çarpan etkisi göz önüne alındığında kendinden kat ve kat fazla ekonomik yansıması olacak harcamalar ile birlikte özellikle 2023 yılının 2. yarısında büyüme üzerinde olumlu etkileri görmek mümkün olacaktır. Dünya Bankası tarafından Ocak ayında aşağı yönlü revize edilerek yüzde 2,7 olacağı ön görülen büyüme rakamının yüzde 4 seviyelerinde gerçekleştiği izlenebilir. Tabii bu şekilde bir ekonomik canlılık geçen hafta tek haneli olarak ilan edilen işsizlik rakamlarının benzer seviyede kalmasına da yardımcı olacaktır” ifadelerinde bulundu. Ekonomik gelişmeler içerisinde altının bu yıl da güvenli liman olma özelliğini koruyacağını aktaran Öngel, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:

“Yatırım ortamı ve finansal enstrümanlar açısından değerlendirme yapıldığında ise özellikle ABD’de gerçekleşen Silicon Valley Bankası iflasının ardından 2023 yılı için Borsa İstanbul’un 2022 yılı gibi olmasa da getiri şansı olan alan olduğu söylenebilir. Özellikle yurtdışı gelişmelerden çokça etkilenen altında güvenli liman olma özelliğini yine koruyacak gibi gözüküyor. Diğer yandan yeni bir stable coin krizi yaşayan kripto para piyasasının kısa vadede toparlanması mümkün gözükmezken, seçim sonuçlarının netleşeceği güne kadar mevduat tarafında da negatif faiz politikası devam edecektir.”

Share:

administrator

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir