Koronavirüs salgınının teknolojiyle ilişkilerin etkilerini ortaya koyan “Digital 2020 Nisan Raporu”nu değerlendiren Öğretim Görevlisi Mehmet Başcıllar, “Görünen o ki bu dönemde teknoloji bağımlılığı riski hiç olmadığı kadar yüksek. İnternet bağımlılığı alanında psikososyal çalışmalar yürütecek sosyal hizmet uzmanlarının istihdamının arttırılması yerinde olacaktır” dedi.
2019 yılı sonunda ortaya çıkan ve ardından tüm dünyayı etkisine alan korona virüs salgınına yönelik etkili tedbirler evde kalma ve fiziksel izolasyon olarak belirtiliyor. Evde yaşam, eğitim ve iş hayatının internet ortamına taşınmasına yol açarken günlük rutinleri de baştan aşağıya değiştiriyor.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Görevlisi Mehmet Başcıllar, “Güncel raporlar, bireylerin salgın döneminde sosyal medyada, internette, çevrimiçi TV platformlarında ve bilgisayar oyunlarında harcadıkları zamanın rekor düzeyde artış gösterdiğini söylüyor. Görünen o ki bu dönemde teknoloji bağımlılığı riski hiç olmadığı kadar yüksek” dedi
Koronavirüs salgınının teknolojiyle ilişkilerin etkilerini ortaya koyan “Digital 2020 Nisan Raporu” geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Raporda, sokağa çıkma yasağının uygulandığı ülkelerde internet kullanımının önemli oranda arttığı belirtiliyor. Araştırma hakkında konuşan Başcıllar, “Koronavirüs salgınıyla beraber katılımcıların yüzde 76’sı akıllı telefon, yüzde 45’i dizüstü bilgisayar ve yüzde 34’ü akıllı televizyon kullanımlarını arttırdıklarını belirtiyor. Dünya genelinde gerçekleşen araştırmada katılımcıların yüzde 57’si çevrimiçi TV platformlarında, yüzde 47’si sosyal medyada ve yüzde 35’i bilgisayar oyunlarında salgın döneminde çok daha fazla zaman geçirdiklerini ifade ediyor. Bu dönemde sosyal medya kullanımında en çok artış yüzde 58 ile 16-24 yaş ve yüzde 50 ile 25-34 yaş aralığındaki bireylerde görülüyor” diye konuştu.
Öğretim Görevlisi Mehmet Başcıllar, “Teknoloji bağımlılığı veya yerine kullanılan bir başka kavram internet bağımlılığı, bireyin akıllı telefon, sosyal medya, internet veya bilgisayar oyunları üzerindeki kontrolünü tam anlamıyla sağlayamaması olarak ifade edilebilir. Salgın sürecinde yaşantımızın büyük bir bölümünü ekranlar karşısında geçiriyoruz. Teknoloji kullanımı, esasında bağımlılık riskini kendi içerisinde barındırıyor. Bunun yanında eğitim ve iş yaşamının çevrimiçi ortama taşınması teknoloji bağımlılığı riskini kaçınılmaz kılıyor” ifadelerini kullandı.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR NE SÖYLÜYOR?
İnternet bağımlılığının yol açtığı psikososyal sorunların, bilimsel araştırmaların sonuçlarına da yansıdığını ifade eden Başcıllar, “ABD’de 1787 katılımcıyla yapılan bir araştırmada ikiden fazla sosyal medya platformu kullanan bireylerde endişe ve depresyon daha yüksek düzeyde çıktı. Tayvan’da 2293 katılımcıyla gerçekleştirilen bir başka araştırmada dikkat bozukluğu, sosyal fobi, düşük özgüven ve saldırgan davranışlar internet bağımlılığın sonuçları olarak bulundu” dedi.
NELER YAPILMALI?
İnternet bağımlılığının birey, grup, aile ve toplumların iyilik halini önemli ölçüde tehdit ettiğini belirten Başcıllar, “Bu doğrultuda Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına önemli sorumluluklar düşüyor. Salgın döneminde kamu spotları aracılığıyla internet bağımlılığına yönelik toplumun geniş kesimlerine ulaşılması gerekiyor. Hiç şüphesiz hâlihazırda psikososyal alanda hizmet veren tüm profesyonellerin dijital ortamda hizmet vermesini sağlayacak alt yapının oluşturulmasına ve danışmanlık hizmetlerinin verilmesine ihtiyaç var. İnternet bağımlılığı alanında psikososyal çalışmalar yürütecek sosyal hizmet uzmanlarının istihdamının arttırılması yerinde olacaktır” şeklinde konuştu.