Dünya genelinde tampon bölgelerdeki göçmen bekleyişlerinin, ülkeleri derinden sarsmaya devam eden koronavirüsle (COVID-19) mücadele süreci nedeniyle gündemin gerisinde kaldığını dile getiren Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Elif Şahin, “Dünyada özellikle kamplara ve göçmenlerin gönderildiği karantina merkezlerine sağlanması gereken sağlık ve sosyal hizmetleri konusunda çekimser davranılması insani kriz ve mülteci sorununun derinleşmesini hızlandıracak gibi görünüyor” dedi.
Küresel koronavirüs salgınının göçmen krizi üzerinde olası etkilerine dikkat çeken İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Elif Şahin, “Dünya genelinde sınır kapılarındaki göçmenlere kamp ve karantina merkezlerine gönderildikten sonra sağlık hizmetleri sağlanması konusunda öncelikte bulunulmaması, mülteci ve göçmenlerin ‘ötekileştirilmesi’ algısını güçlü bir şekilde pekiştirebilir. Bu durum da ev sahibi olacak ülke içerisinde göçmen ve mültecilere karşı korku ve kaygının yaygınlaşmasını muhtemel kılıyor” ifadelerini kullandı.
Şahin, “Ötekileştirme ve ayrıştırma yaklaşımının pekişmesiyle beraber ‘göçmen entegrasyonu’ problemi de uzun vadede kalıcı bir çözüm olmaksızın derinleşecek gibi görünüyor. Ayrımcılık ve göçmenlerin sosyal uyum-entegrasyon sorunlarının bir sonucu olarak da ‘çok kültürlülük’ politikalarının rafa kaldırılarak yeni oluşumların tartışılmasının gündemi meşgul etmesi olası” dedi.
“NEFRET SÖYLEMİ YABANCILAŞTIRMA KEMİKLEŞEBİLİR”
Dünyada salgın sonrası göçmenlere yönelik ‘nefret söylemi ve yabancılaştırma’ tutumunun kemikleşebileceğini belirten Elif Şahin, “COVID-19 ile mücadele için sağlık ve sosyal hizmetlerin yetersizliği konusunda ‘dışlanma ve ötekileştirmeyi’ çağrıştırabilecek uygulamaların, sınır kapılarında bekleyen göçmenlere karşı önyargı ve kalıp düşünceleri pekiştirerek uyumsuzluk sorununu arttırması ve yaşanan insani krizi derinleştirmesi olası görünüyor” diye konuştu.