Dr. Öğr. Üyesi Leyla Bektaş Ata, 2019’da tamamladığı doktora tezi ile İlhan Tekeli Şehircilik Kültürü Vakfı 2019 Doktora Tez Ödülü’ne layık görüldü.
1996 yılından bu yana her yıl verilen İlhan Tekeli Şehircilik Kültürü Vakfı 2019 Doktora Tez Ödülü’nün sahibi İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Leyla Bektaş Ata oldu.
‘Kentsel Dönüşümün Eşiğinde Ev, Mahalle ve Kent Deneyimi: Limontepe Örneği’ başlıklı doktora tezine konu olan aktörler hakkında bilgi veren Ata, “Türkiye’nin farklı noktalarından 1970’lerde göç ederek İzmir’in Limontepe semtinde gecekondu mahallesi kuran, 1990’ların ikinci yarısına dek temel hizmetlere erişim mücadelesi veren, 2012’de ise mahalleleri resmî olarak kentsel dönüşüm bölgesi ilan edilen kent yoksullarıdır” diye konuştu.
“DİNAMİKLER, MAKRO TOPLUMSAL DÜZLEMLE İLİŞKİLİ”
Ödüle layık görülen doktora tezi araştırmasının amacıyla ilgili konuşan Ata, “Araştırmanın amacı, dönüşüm coğrafyasının, gecekondu sakinlerinin mekân kullanımları üzerindeki etkilerini analiz etmek, gecekondululuğu ve gecekonduda yaşamayı mevcut toplumsallık dolayımıyla incelemek ve bu durumun taşıdığı gerilimleri, mücadele yöntemlerini, uzlaşma ve ayrışma durumlarını açığa çıkarmaktır” dedi.
Ata, sözlerine şöyle devam etti:
“Kent hafızasında ve arşivinde geçiciliği, süreğen ve belirsizliğiyle köklü bir yer edinemeyen gecekondu bölgesi sakinlerinin mekânda kalıcılık ve süreklilik için attığı adımlar, mekân deneyim ve tahayyüllerinde görünür kılınır. Çoklu yöntemle (hayat hikâyeleri, etnografi ve otoetnografi) ve interdisipliner bir perspektifle yürütülen gündelik hayat çalışmasına dayanırken söz konusu gündeliğin dinamikleri makro toplumsal ve siyasal düzlemle ilişkilendirilir.”
“GÖÇ DEVAM EDİYOR”
Gecekondu bölgelerinde yaşayanlar için göçün devam ettiğini belirten Ata, “Türkiye’nin farklı kırsal bölgelerinden göç ederek gecekondu bölgelerini kuranlar son yıllarda yoğun olarak gerçekleşen kentsel dönüşüm projelerinin de etkisiyle yeniden yer değiştirme ihtimaliyle karşı karşıya” dedi.
Gecekondu mahallelerinin sakinleri dışındakilere çoğunlukla kapalı bir yapı sergilediğini ifade eden Ata, “Mahalleden olmayanın uğramasını gerektirecek sosyoekonomik imkânlara sahip değildir. Bu durum gecekondu mahallelerinde kent hayatının çeşitliliğinin gözlenmemesini beraberinde getirir. Kent yaşamında kazanılan anonimlik gecekondu bölgelerinde elde edilemez. Bu durum özellikle genç kadınlar üzerinde gözetim ve baskı mekanizmalarını tetikler. Uzun süre aynı bölgede birlikte yaşamaktan kaynaklanan samimi ilişki biçimleri komşuluğun akrabalaşmasına sebep olur” diyerek bu durumun mahalle baskısını meşrulaştıracağını belirtti.
Mahallede yetişen ikinci kuşak için eğitim yoluyla sınıfsal hareketlilik kazanmanın zor olduğunu vurgulayan Ata, “Bu durumda rol model eksikliği, bölge okullarının yetersiz bulunuşu, ailelerin yönlendirme konusundaki sınırlılığı önemli etkenlerdendir” dedi.