Pandemiyle birlikte tüm dünyada zorunlu olarak deneyimlenen uzaktan çalışmayı işveren ve personel açısından avantaj ve dezavantajlarıyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Demet Özcan, uzaktan çalışma ile ülkeler ve şirketler arası geçişkenlik oranının arttığını ifade etti.
Pandemiyle beraber uzaktan çalışmanın Türkiye’de ve dünyada daha iyi kavrandığını ve benimsenmeye başlandığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Demet Özcan, uzaktan çalışma ile ilgili yapmış olduğu araştırmasının verilerini paylaştı. Özcan, elde edilen verilere göre bu çalışma biçiminin işveren ve çalışan açısından olumlu ve olumsuz birçok sonuç doğurduğunu belirtti. Özcan, uzaktan çalışmanın çalışana uygun ortam sağlandığında verimin artması ve işverenin maliyetini düşürmesi bakımından avantaj sağladığını ancak uzaktan çalışan personelin şirket ile olan bağlarının zayıflayabileceğini, aynı anda birkaç şirketle çalışabileceğini hatta bu sebeple ülkeler arası yetenek kaybına neden olan geçişkenliğin artabileceğini söyledi.
Uzaktan çalışmada personel ve işyeri bağını güçlendirmenin önemine vurgu yapan Gelişim Üniversitesinden Dr. Öğr. Üyesi Demet Özcan, “ Uzaktan çalışma ülkeler ve şirketler arası geçişkenliği de arttırıyor. Eğer işveren çalışanının bağlılığı belli bir seviyede tutmak, çalışanın memnuniyetini sağlamak için ekstra çalışmalar yapmıyorsa, ekstra özen göstermiyorsa şirketler arası geçişgenlik ve ülkeler arası yetenek alışverişi oranının daha da artacağını bekliyorum. Bu durum bizim yurt dışından bir yeteneği ülkemize katabileceğimiz anlamına geliyor ama buradaki bir çalışan da yeterli derecede memnun edilmediği takdirde başka bir ülkedeki şirket adına uzaktan çalışmaya başlayabilir. Bunun için o ülkeye gitmesi, oraya taşınması da gerekmiyor. Pandemiden önce de uzaktan çalışma vardı ancak bu süreçte daha da içselleştirildi. Ciddi sayıda çok kişi uzaktan çalışmaya başladı. Bu oranın daha da artacağını düşünüyorum. Dolayısıyla çalışan memnuniyeti elimizdeki yeteneği tutmak adına önemli. Buna sadece şirketin yeteneği olarak bakmamalıyız. Yeteneklerimizi ülke sınırları içerisinde tutmak adına da önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.
“YÖNETİCİNİN ÖNEMLİ BİR ROLÜ VAR”
Uzaktan çalışmada yönetici ile çalışan arasındaki iletişimin biraz daha yoğun olması gerektiğine dikkat çeken Özcan, “Uzaktan çalışmada çalışanın işyerine bağlılık problemi yaşaması olası bir durum. Bağlılığı güçlü tutmak adına online toplantılar ile ara ara çalışana dokunmak gerekiyor. Ancak bu yoğun iletişimi aşırı kontrolcülük olarak değil; bilgi paylaşımı, destek olma paydasında kurmak gerekiyor. Çünkü uzaktan çalışmada kontrol hissi arttıkça çalışanda işyerine olan bağlılık da düşüyor. Aşırı kontrolcülük uzaktan çalışmada güveni öldüren bir durum ve güven uzaktan çalışmada olmazsa olmaz. Güven olmaz ise uzaktan çalışma etkin ve verimli bir çalışma olmaz” şeklinde konuştu.
“ŞİRKETLER KRİTERLERİNİ İYİ DEĞERLENDİRMELİ”
Uzaktan çalışmaya geçmek isteyen şirketlerin verimli bir çalışma için kriterlerini doğru değerlendirmesi gerektiğini ifade eden Özcan, “Yurt dışındaki şirketlerin, pandemiden sonra insan kaynakları yönetim sistemleri ve alt yapıları hazır olduğu için uzaktan çalışmaya geçmiş olabilir. Bu nedenle Türkiye’deki şirketler gerekli hazırlıklarını gerçekleştirmediği sürece ‘uzaktan çalışma şekline biz de geçelim’ gibi bir düşünce içerisinde olmamalı. Öncelikli olarak hem işveren hem de çalışan uzaktan çalışmayı kabul etmiş olmalı. Bunun yanı sıra çalışanın çalışma ortamı, yaşam alanının uygunluğu çok önemli. Diğer taraftan her şirket; çalışanlarının profillerini, birimlerinin özelliklerini, projelerin özelliklerini, hangi birimlerde bilgi güvenliğinin üst seviyelerde tutulması gerektiğini ve bölümlerin uzaktan çalışmaya uygun olup olmadığını titizlikle değerlendirmeli. İlk olarak pilot çalışma yapılıp, adım adım uzaktan çalışmaya geçilmesi çok daha uygun olacaktır” diye konuştu.
ÇALIŞANLAR İÇİN UZAKTAN ÇALIŞMANIN AVANTAJLARI
Özcan, çalışanlar için uzaktan çalışmanın avantajlarını şu şekilde sıraladı:
“Çalışanların, programlarını kendilerine göre ayarlayabilmeleri. Sessiz, sakin bir ortamda çalışabilme olanaklarının olaması. Ofise gidiş-geliş süresinin çalışana kalması. Ev ortamında bölünmeden ve konsantre bir şeklide çalışabilmeleri. Stresiz ve plansız bölünmelerden uzak, verimli çalışılabilmesi. Hobilerine ve kendisine zaman ayırabilmeleri. Erken kalkma zorunluluğunun olmaması ve bunun da güne iyi başlanması şansı vermesi. Bireysel inovasyonun artması yani uzaktan çalışırken, belli sorunları kendilerinin çözüme kavuşturmaları. Kıyafet seçme ve iyi görünme endişesinin olmaması. Müşteriyle zaman kavramı bulunmadan birebir iletişimde bulunulması. Yoğun iş ve yalnız çalışmayla, çalışanın mecburi gelişimi. Evde çalışmada zaman kaybının daha az olması. Sürekli takip altında olunmaması. Pazartesi sendromunun olmaması. Uzaktan çalışmanın bir diğer önemli avantajı ise şehir dışında yaşayan, fiziken engelli durumda olan yetenekli gençlerin daha rahat işe alınabilmesidir.”
“KISMİ UZAKTAN ÇALIŞMA TERCİH EDİLİYOR”
Uzaktan çalışma ile ilgili pandemi öncesinde yapmış olduğu bir araştırmasından da bahseden Özcan, “Çalışmada 21 katılımcı ile derinlemesine görüşmeler yaptım. Uzaktan çalışmayı tüm boyutları ile görüştük. Eğitim seviyesi çok yüksek ve uzun yıllar uzaktan çalışan katılımcılardı. 21 katılımcının 20’si kısmi uzaktan çalışmayı tercih edeceğini belirtti. Tam zamanlı uzaktan çalışanlar dahi kısmi uzaktan çalışma olsaydı onu tercih edeceğini belirtti. Bu araştırma genellenemez ama pandemi sonrasında da uzaktan çalışma ciddi sayıda kişi tarafından deneyimlendi ve genel olarak hibrit ( kısmi olarak ofiste ve evde çalışma) çalışma şekli tercih ediliyor” ifadelerinde bulundu.