Merkez Bankalarının bağımsızlığının sorgulandığı, resesyonist sürecin tartışıldığı günümüzde, ekonomistler ve politikacılar arasında enflasyon-faiz oranı arasındaki ilişkiye yönelik yaşanan sert tartışmalara İstanbul Gelişim Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Gülgün Çiğdem, gerçekleştirdiği ve Amerika’da yayınlanan ampirik çalışması ile farklı bir boyut kazandırdı.
Enflasyon-faiz arasındaki ilişkinin varlığına ve hangisinin neden, hangisinin sonuç olduğuna yönelik tartışmaların 1700’lerde başladığına vurgu yapan İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Gülgün Çiğdem, “Bu tartışmaların 1930’da Fisher ile başladığı sanılıyor, Fisher’in bu iki makro-iktisadi değişken arasındaki ilişkiyi formüle ederek Fisher Etkisi adı ile bilim dünyasına kazandırmasına karşın bu tartışmalar aslında 1730’da William Douglas ile başlamıştır” diye konuştu.
Çiğdem konuşmasına şöyle devam etti:
“Bilim dünyasında 1700’lerden bu güne süregelen bu tartışmalar, beraberinde çeşitli deneysel çalışmaları da getiriyor. Çalışmalar neticesinde bilim insanları arasında bir fikir birliğine varılamadığı gibi aykırı ve farklı sonuçlar da elde edilmiştir. Çalışmaların bir bölümü; enflasyon ve faiz arasında bir ilişki olduğunu teyit ederken, bir bölümü de herhangi bir bağlantı saptayamamıştır. Yine çalışmaların bazıları enflasyonun bir neden, faizin bir sonuç olduğunu tespit ederken, bazıları da tam aksine faizin bir neden, enflasyonun bir sonuç olduğunu teyit etmiştir.”
ENFLASYON VE FAİZ ARASINDAKİ PARADOKS NASIL ÇÖZÜLÜR?
Türkiye’nin 2011 Ocak Ayı-2019 Haziran Ayı dönemine ilişkin Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti verileri ve TÜFE rakamları ile deneysel bir çalışma gerçekleştiren Dr. Öğr. Üyesi Gülgün Çiğdem, elde edilen analiz sonuçları ile bilim dünyasındaki diğer çalışmalardan farklılaşarak enflasyon ve faiz oranı arasında çift yönlü bir korelasyonu saptadı. “Hem enflasyon faizin bir nedenidir, hem de faiz enflasyonun bir nedenidir” diyen Çiğdem’in çalışması Macrothink Institute tarafından Amerika’da Research in Applied Economics’de yayınlandı.
Çiğdem, “Enflasyon yaratmayacak bir faiz oranı ve faiz oranlarını yukarıya taşımayacak bir enflasyon düzeyinin tutturulması, ekonomi açısından önemli olacaktır. Peki, Türkiye’de faizi yükseltmeyecek enflasyon oranı ve enflasyona neden olmayacak faiz oranı ne olmalıdır? Enflasyon ve faiz arasındaki bu paradoksu çözmeye yönelik olarak gerçekleştirilecek çalışmalar merkez bankası ile politika yapıcılar açısından önemli olacaktır” dedi.