Son zamanların en büyük küresel sorunu olan koronavirüsün ülkelerin ticari dengelerini alt üst etmeye devam ederken Finans Uzmanı Dr. Hakan Yıldırım, sosyal medyadaki paylaşımlarla ilgili uyarılarda bulundu. Yıldırım, “Sosyal medyada yapılan kara propagandalar, vaka sayılarındaki artış ve artırılan önlemlerin toplum tarafından korkuyla algılanması sonucunda küresel borsa dramatik düşüşlere yol açarken, yatırımcı kaygısında da artışa sebep oluyor” dedi.
Koronavirüsün sadece ortaya çıktığı ülkeyi değil küresel bazda ekonomi ve finansal piyasaları da etkisi altına aldığını belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden (İGÜ) Dr. Hakan Yıldırım, “Yatırımcıların en çok odaklandığı gösterge olan VIX oynaklık endeksi 2008 küresel krizinden bu yana en yüksek seviyelere ulaştı. Korku endeksi olarak da bilinen VIX endeksinde meydana gelen sıçramalar küresel piyasaların aktörleri olan yatırımcıların korkularının bir göstergesi olarak da bilinmektedir. Söz konusu VIX endeksinin 75.00 seviyelerine ulaşması piyasadaki belirsizlik ve korkunun ne kadar yüksek olduğunu gözler önüne sermektedir. Oluşan belirsizlik yatırımcıların risklerden kaçınmasına ve böylelikle satış baskılarını da beraberinde getirmektedir. Diğer taraftan oluşan belirsizlik ile birlikte yatırımların da durma noktasına geldiği söylenebilir” dedi.
ALTIN İLE RİSKTEN KORUNMA STRATEJİSİ
Koronavirüsünün Avrupa’ya yayılmasıyla birlikte yatırımcıların altına yöneldiğini ifade eden Dr. Yıldırım, “Altına karşı artan talep neticesinde altın ons cinsinden 1.703.00 Dolar seviyelerini test ederek rekor seviyeye gelmiştir. Bunun en büyük sebeplerinden biri bireysel yatırımcıların altına karşı taleplerinin artması olsa da, kurumsal yatırımcıların mevcut yatırımlarını altın ile riskten korunma (hedge) stratejisi içine girmesi olarak ifade edilebilir. Artan altın fiyatları ile petrolün cazibesi düşse de, petrolde meydana gelen keskin düşüşlerin en büyük sebebi ülkelerin ticari faaliyetlerindeki düşüş olduğu söylenebilir” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE İÇİN AVANTAJ”
Ülkelerdeki petrol alımlarının ekonomik büyüme ile aynı yönde olduğuna işaret eden Dr. Yıldırım, “Yani üreten ülkeler, petrol alımlarını da artırıyor. Örneğin Çin virüs ortaya çıktığından bu yana günlük petrol talebini 250.000 varil düzeyinde düşürmüştür. Diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde aynı davranış içine girmişler ve böylelikle petrol fiyatlarının düşmesi kaçınılmaz olmuştur. Böylelikle 2020 yılı içinde ham petrol varil başı 65.00 Dolar seviyelerinde fiyatlanırken dramatik bir düşüş eğilimine maruz kalmış ve 28.00 Dolar seviyelerine kadar düşmüştür. 2020 yılı ortalaması 50.94 seviyeleri iken bugünlerde petrol 30.00 dolar seviyelerindedir. Bu durum petrol ihraç eden ülkeleri zor duruma sokabilecekken, Türkiye gibi petrol için dışa bağımlı ülkeler açısından avantajlı olabilir” dedi.
“DURGUNLUK KAÇINILMAZ”
Ekonomilerin tıpkı bireysel ve kurumsal yatırımcılar gibi bir korku içine girdiğini ve durgunluğun kaçınılmaz olduğu yargısına inandığını belirten Finans Uzmanı Dr. Hakan Yıldırım şunları söyledi: “Söz konusu ülkeler bu duruma inanmakta haksız da değiller. Ticari faaliyetlerinin düştüğü reel piyasalarda reel gayri safi yurtiçi hasılanın iki veya daha fazla çeyrek yıllık periyotta arka arkaya negatif büyüme göstermesi durumu söz konusu olabilir ve bu durumda zaten resesyonu tanımlamaktadır. Resesyona karşı mücadele edilebilmesi etkin bir para politikası ve maliye politikasına bağlıdır. Ülkeler bu politikaları etkin bir düzeyde yönetemezler ise durgunluk bir ekonomik krize dönüşebilir ve bu ekonomik kriz 2008 krizi ile eşdeğer düzeyde olabilir”