Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Canan Tanıdır, Asperger sendromu (AS) hakkında açıklamalarda bulundu. Sendromun neden kaynaklandığının henüz bilinmediğini ifade eden Tanıdır, “Karakteristik belirtiler genelde 8–10 yaş civarı ortaya çıkar. Çocukların okula gitmesiyle sendroma ilişkin zorluklar daha belirgin hâle gelir. Çünkü bu yaşlarda sosyal beklentiler artar” dedi.
Asperger Sendromu (AS) hakkında bilgi veren Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Canan Tanıdır, “Sosyal alanda ve iletişimde belirgin zorluklar, kısıtlı ilgi alanı ve tekrarlayıcı hareketlerle karakterize olan yaygın gelişimsel bozukluklardan biridir. Yaygın gelişimsel bozuklukların ilk örneği olan klasik otizmden farkı ilk 3 yılda dil gelişimi, bilişsel gelişim ve öz bakım becerileri açısından önemli bir gecikmenin olmamasıdır” diye konuştu.
“EMPATİ YETENEKLERİ ZAYIF”
Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Canan Tanıdır sendroma ilişkin şu bilgileri paylaştı:
“1944’te Avusturyalı Pediatri Uzmanı Hans Asperger sosyal olarak yaşıtlarına kaynaşmakta zorluk çeken dört çocuk tanımlamıştır. Kendisinden bir sene önce yayımlanan Kanner’ın “erken bebeklik otizmi” tanımlamasından habersiz olarak kendi tanımladığı bu duruma “otistik psikopati” adını vermiştir. Hans Asperger bu çocukların, korunmuş entelektüel becerilere rağmen jest, ses tonu gibi sözel olmayan iletişimde belirgin olarak yetersiz olduklarını ve empati yeteneklerinin zayıf olduğunu, duyguları entelektüelize etme eğilimlerinin olduğunu ve konuşmalarının büyük bir kısmını alışılmadık konulardaki ilgi alanlarının oluşturduğunu belirtmiştir.”
“8 – 10 YAŞ CİVARI ORTAYA ÇIKAR”
AS’nin neden kaynaklandığının henüz bilinmediğine vurgu yapan İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Canan Tanıdır, “Birçok vakada genetik kalıtımın önemli olduğu düşünülmektedir. Karakteristik belirtiler genelde 8–10 yaş civarı ortaya çıkar. Çocukların okula gitmesiyle sendroma ilişkin zorluklar daha belirgin hâle gelir. Çünkü bu yaşlarda sosyal beklentiler artar” diye konuştu.
“DUYGUSAL KARŞILIKLAR VEREMEZLER”
“Aslında bu bireyler diğerleriyle etkileşimde bulunmak isterler ve bunun için atılımlar yaparlar ancak yaklaşım tarzları uygunsuz ve gariptir” diyen Tanıdır şöyle devam etti:
“Alışılmadık dar bir başlıkla ilgili tek yönlü, uzun soluklu, bilgiçlik taslar şekilde sohbete girerler. Bu beceriksiz sosyal yaklaşımlarından ve diğer insanların duygu, niyet ve ima edilen iletişimlerine duyarsız olduklarından dolayı dışlanırlar. AS olan bireylerin aile fertleri, karşılıklı duygusal paylaşım olmamasından yakınırlar. Olaylara karşıdaki insanın bakış açısından bakamazlar ve karşıdaki insanla empati kuramazlar; dolayısıyla da uygun duygusal karşılıklar veremezler. Bu da karşıdaki insan tarafından soğukluk ve duygusuzluk olarak değerlendirilir. Zamanlarının büyük bir kısmını kaplayan özel ilgi alanları vardır. İlgi alanının içeriğinden çok kişinin bu ilgi alanına çok fazla enerji ve zaman ayırması sorun oluşturur. O kadar çok zaman ve enerji harcanır ki diğer bütün aktivitelere çok az zaman kalır. Sosyal alışverişlerinin çoğu da bu ilgi alanıyla ilişkilidir.”